12 Ekim 2012 Cuma

TAV Çalışanları Ve Daçka Öğrencilerinin Ortak Sergisi Atatürk Havalimanı’nda!

TAV Grubu çalışanları ve Darüşşafaka öğrencilerinin birlikte çalışarak ortaya çıkarttığı “Benim İşim, Benim Okulum” fotoğraf sergisi İstanbul Atatürk Havalimanı’nda bulunan TAV Galeri İstanbul’da ziyarete açıldı.



Havalimanı tasarımı, inşası, finansmanı ve işletmesinde Türkiye’nin dünyadaki lider markası TAV Grubu kültür-sanat alanında farklı projeler ortaya çıkarmaya devam ediyor. TAV Grubu çalışanlarından oluşan TAV Atölye Fotoğrafçılık Kulübü ve Darüşşafaka Eğitim Kurumları Fotoğraf Kulübü yaklaşık altı aylık ortak bir çalışmayla “Benim İşim, Benim Okulum” sergisini hayata geçirdi.


Zekeriya Yıldırım, Sani Şener, Cem Bozyiğit, İzzet Tükenmez...

Sergi, 9 Ekim 2012 tarihinde İstanbul Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali gidiş katında bulunan TAV Galeri İstanbul’da törenle açıldı. Bir ay boyunca on binlerce yolcu tarafından ziyaret edilecek serginin açılış törenine TAV Grubu CEO’su Sani Şener, Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Yıldırım, Darüşşafaka Lisesi Müdürü ve Kampüs Koordinatörü Adnan Ersan, Darüşşafaka öğrencileri, bağışçıları ile Gözen Holding AŞ CEO’su İzzet Tükenmez (DŞ’78), Yönetim Kurulu Üyesi Cem Bozyiğit (DŞ’78) ve DHB Bank Genel Müdür Yardımcısı Ayten Türkmen (DŞ’79) katıldı.



Açılış töreninde Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Yıldırım, bir öğrencimizin 10 yıllık eğitim bedelini bağışlayan TAV Havalimanları Holding AŞ'nin "Mezun Bağışçı" sertifikasını TAV Grubu CEO’su Sani Şener'e takdim etti.

Sergi açılışında konuşan TAV Grubu CEO’su Sani Şener “TAV olarak başlangıçtan bu yana kültür-sanata verdiğimiz desteği artırarak sürdürüyoruz. Türkiye’nin ana giriş kapısı olan Atatürk Havalimanı’nda oluşturduğumuz TAV Galeri İstanbul bugüne kadar 30’dan fazla sergiye ev sahipliği yaptı. 2011 yılında 37,5 milyon yolcuyu ağırladığımız Atatürk Havalimanı’nda yarattığımız bu platformla misafirlerimizin seyahat deneyimini bir üst seviyeye taşırken kültürel değerlerimizi dünyanın her köşesinden gelen insanlarla paylaşma olanağı buluyoruz. Çalışanlarımızın Darüşşafaka öğrencileriyle ortak çalışması beni son derece mutlu etti, çalışanlarımızın gözünden Darüşşafaka’yı tanıtmak, TAV’ı da Darüşşafaka’da yetişen gençlerimizin gözünden görmek bizi ayrıca mutlu etti ve heyecanlandırdı” dedi.


Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Yıldırım, "Darüşşafaka Cemiyeti yönetimi olarak öğrencilerimize sadece iyi bir eğitim olanağı sunmuyoruz, onların ayrıca sosyal alanda da kendilerini geliştirmelerine olanak sağlayacak projelerin içinde yer almalarına da önem veriyoruz. TAV Havalimanları Holding, kurumsal bağışçımız olarak eğitime destek verirken, çalışanlarının katılımıyla gerçekleştirilen bu proje ile öğrencilerimizin kişisel gelişimlerine de destek verdi. Bu projede öğrencilerimiz TAV çalışanları ile hem fotoğrafçılık yeteneklerini geliştirme hem de daha şimdiden Türkiye'nin önde gelen kurumsal firmalarından biri olan TAV Havalimanları Holding'deki çalışma hayatını gözlemleme şansı buldular. Bu proje için başta TAV Havalimanları Holding İcra Kurulu Başkanı Sayın Sani Şener olmak üzere TAV yönetimine ve TAV çalışanlarına teşekkür ediyoruz" dedi.




“Benim İşim, Benim Okulum” sergisi TAV Atölye Fotoğrafçılık Kulübü’nün 17 üyesi ve Darüşşafaka Eğitim Kurumları Fotoğraf Kulübü’nden 20 öğrencinin altı aylık çalışması sonucunda ortaya çıktı. Proje kapsamında ilk olarak Darüşşafaka öğrencileri İstanbul Atatürk Havalimanı’nı iki gün boyunca ziyaret ettiler. Öğrenciler bu ziyaretlerinde havalimanını ve terminaldeki farklı kareleri fotoğraflarken, havalimanı işletmeciğinin tüm alanlarını görebilme imkanı buldular. Ardından TAV Atölye üyeleri, Darüşşafaka Okulları’na giderek öğrencilik yıllarına geri dönüp, farklı fotoğraflar çektiler. Okulun sanat atölyeleri, kütüphanesi, spor salonu ve farklı pek çok alanında fotoğraf çekimi gerçekleştirdiler.

Açılış törenine katılanlar arasında Darüşşafaka Rezidans bağışçıları da vardı.

TAV Galeri İstanbul, 2008’de yolculara seyahat öncesinde keyifli dakikalar yaşatarak sanatı destekleme misyonuyla kuruldu. Hem yolculardan hem de sanatçılardan gelen yoğun talep sonucunda TAV Havalimanları tarafından işletilen Ankara Esenboğa ve İzmir Adnan Menderes havalimanlarında da TAV Galeri Ankara ve TAV Galeri İzmir ortaya çıktı. Sergi alanlarının TAV’ın faaliyet gösterdiği altı ülkedeki 12 havalimanına yaygınlaştırılması planlanıyor.


Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Yıldırım, Lise Müdürü ve Kampüs Koordinatörü Adnan Ersan, mezunumuz Ayten Türkmen, Darüşşafakalı öğrenci ve öğretmenlerle bir arada...

Fotoğraf

Fotoğraf çekmektir benim işim
Diyafram deyip geçmeyin
Enstantane de önemli bir şey
İSO'yu unuttun mu bittin

"Çekemiyom çekemiyom" diye üzülme
Gel,
Yunus Abi'n gösterir sana
Tamam,
Ben de pek iyi değilim ama
İşte...
Bildiğimi gösteririm sana

Otomatikte herkes çeker
Gel sen manuelde çek
Işığı ayarlayamazsan ama
Selvihan Hoca çok pis kızar sana

Hazırlayan ve Yazan: Yunus Emre Taş

15 Nisan 2012 Pazar

Siyah-Beyaz Fotoğrafın Büyüsü






Dün Google'ın teması Robert Doisneau'nun doğum günüydü. Merak edip baktım ve Fransız fotoğraf sanatçısı olduğunu öğrendim. Fotoğraflarına hayran kaldığım için sizinle de paylaşmak istedim. Eğer siyah-beyaz fotoğrafın büyüsüne kapılmak isterseniz,Robert Doisneau'yla tanışın :)


Robert Doisneau,1912 Gentilly, Val-de-Marne'da doğup,1 Nisan 1994 Montrouge'da ölmüştür.Ünlü bir Fransız fotoğraf sanatçısıdır.Paris'te Estienne Okulu'nda gravür ve taş baskı üzerine eğitim alarak bu konuyu kendine meslek edindi. 1931-1933 yılları arasında André Vigneau'nun uygulayıcı asistanlığını yaptı. Bir süre Renault fabrikalarının fotoğraf servisinde çalıştıktan sonra, çeşitli dergilerde görev yaptı. Coşkulu bir mizahın, işlediği konuyla sıcak bir atmosferde aynı potada eritilmesi temelinde çektiği fotoğraflar için Paris metro banliyölerini sıkça kullandı. 2005 yılında bir yapıtının 155 bin Euro fiyatla satıldığı Doisneau, II. Dünya Savaşı'nda aktif olarak asker ve savaş fotoğrafları çekti ve bastı. 1949-1952 yılları arasında Vogue dergisinini fotoğrafçılığını üstlendi. İlk eserleri 1992 yılında Oxford Modern Sanatlar Müzesi'ne alındı. Le baiser de l'hôtel de ville adlı yapıtı çeyrek milyon dolara satılmıştı.


İşte birkaç fotoğrafı;









Kaynak.http://tr.wikipedia.org/wiki/Robert_Doisneau
Hazırlayan: Begüm Kırık

25 Mart 2012 Pazar

Doğum Fotoğrafları Nasıl Olmalıdır?

Her hastanede ISO kuralı dene kurallar vardır ve hastaneden hastaneye farklılık gösterir. Doğum fotoğrafı çekerken bu kurallara dikkat edilmeli ve uyulmalıdır, aksi taktirde aile ile hastane yönetimi veya doktorlar arasında tartışma ve sorun çıkabilir. Doğumhanedeki tüm streril alanlar öğrenilmeli, buna göre davranılmalıdır.

 

İlk olarak doğum fotoğrafçısı kandan korkmamalı, doğum fotoğrafçısını kan tutmamalıdır. Doğumhanede oldukça sakin ve serinkanlı olmaya çalışmalıdır

Bebek doğduktan sonra kesinlikle flash kullanılmamalıdır, flash kullanılması bebeğin gözleri için zararlıdır. Her ameliyathanede ve bebek odasında flash kullanmak yasaktır. Bu kural göz önünde bulundurulmalıdlır. Zaten sezaryen doğumda da normal doğumda da ameliyathane oldukça aydınlıktır ve flash kullanmaya gerek kalmaz. ISO değeri kusursuz olacak şekilde ayarlanmalıdır. Diyaframı düşük olan 2,8 veya daha düşük diyaframlı lensler tercih edilmelidir.

Doğum fotoğrafı çekilirken gerekmedikçe konuşulmamlıdır, poz verin gibi sözler söylenmemeli ve son derece profesyonel fotoğraflar çekilmelidir.

Bazen de işler yolunda gitmeyebilir, doğum anında sorunlar çıkabilir, bu gibi durumlarda doğum fotoğrafçıları çekim yapmayı bırakmalıdır.


Doğum fotoğrafçılığında önemli olan, yakalanması gereken pozlar bebeğin ilk çıktığı saniyeler, göbek bağının kesilmeden öncesi, göbek bağının kesildiği an, ilk ağladığı anlardır. Bu kareleri doğru şekilde yakalamak çok önemlidir. Doğum sonrasında bebek odasında çekilen fotoğraflarla ilk aşama tamamlanmış olur...

Ümit Karalar Kimdir?

Ümit Karalar, 1986 İstanbul Türkiye doğumlu, Fotoğrafla olan ilişkisi ortaokul yıllarında abisinin Zenit' ini kurcalamasıyla başladı. 2004 yılı itibariyle fotoğraf sanatını tanımaya başladı. 2005 yılı içerisinde dijital fotoğrafçılık alanında çalışmalarına sıklık getirdi. Çeşitli reklam ajanslarıyla çalıştı. Reklam sektörünün her zaman içinde biri olarak dijital tanıtım fotoğrafçılığı alanında kendini geliştirdi. Marmara üniversitesi güzel sanatlar fakültesi fotoğraf bölümünde eğitimini tamamladı. Reklam sektöründe profesyonel olarak moda, still-life, endüstri ve mimari fotoğraf çalışmaları ve kendi fotoğraf projelerinin üzerinde çalışmalar yapmaya devam etmekte.

SHEDDEATH

Fotoğraf sanatçısı Ümit Karalar’ın ‘Kadın ve Şiddet’ konulu fotoğraf sergisi önceki gün Nişantaşı City’s’de sanatseverlerin beğenisine sunuldu. ‘Sheddeath’ adlı sergiye Doğa Rutkay, Zeynep Beşerler, Deniz Çakır, Rojda Demirer gibi 50’ye yakın ünlü kadın destek verdi. Şiddet gören kadının yaşadığı duygusal çöküntüyü ve çaresizliği topluma aktarmayı hedefleyen serginin açılışına yoğun ilgi olurken sergiye Öykü Gürman, Zeynep Mansur, Gözde Kansu, Begüm Birgören, Özge Özder gibi isimler katılarak basın mensuplarına poz verdi. Çektiği çarpıcı fotoğrafların önünde basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Ümit Karalar, “Üniversitede kadına şiddet konusu bitirme projemdi. Bunu sosyal sorumluluk projesi haline getirmeye karar verdim. Birçok ünlü ismin desteğiyle de böyle bir sergi açtım. Plastik makyaj uygulayarak stüdyo fotoğrafları çektik” diye konuştu. Kadına şiddetin sadece Türkiye’de değil tüm dünyada arttığını ve her gün üç kadının şiddet gördüğü için yaşamını yitirdiğini söyleyen Karalar, çalışmasına destek veren tüm ünlü isimlere teşekkür etti.


 


Kaynak: http://www.facebook.com/RAZStudio?sk=info
              http://magazin.haberturk.com/herkes-bunu-konusuyor/haber/589000-50-unlu-kadin-dayak-yedi
Fotoğraflar:http://www.facebook.com/RAZStudio
Hazırlayan: Ebru Peközer

İşinize Yarayabilecek Fotoğraf Terimleri

1.Contrast: En açıktan en koyu tona geçinceye kadar bir film ya da fotoğraf kağıdında ara gri tonlarının varlığı ya da yokluğu. Kontrastı etkileyen öğeler ise, konunun aydınlatma oranı, objektifin özellikleri, duyarlı malzemelerin özellikleri, banyo edilme oranı, kullanılmakta olan agrandizörün özellikleri, kullanılan kontrast özelliği ve yüzey dokusudur.



2.Agrandizör: Negatiflerin kendi orjinal boyutlarından daha büyük boyutlar
da basılabilmesini sağlayan optik araç.(sol tarafta fotoğrafını görebilirsiniz.)

3.Alan Derinliği: Üzerinde odaklama yapılan cismin önünde ve arkasında oluşan net/seçik alandır. Bu alan cimin önünde 1/3, arkasında ise 2/3 oranında oluşur. Alan derinliğinin darlığını veya genişliğini etkileyen üç öğe, objektifin odak uzunluğu, kullanılan diyaframın açıklığı, ve cismin fotoğraf makinesine olan uzaklığıdır. Ayrıca bkz. Diyafram açıklığı ve odak uzunluğu.

4.ASA/ISO: Filmlerin ışığa karşı duyarlılıklarını belirleyen standart ölçü sistemi. Değer büyüdükçe filmin ışığa karşı duyarlılığı da artar.



5.Balık Gözü Objektif: Çoğu zaman görüş açısı 100º nin üzerindeki geniş açılı (çok kısa odak uzunluklu) objektiflere verilen genel ad. Bu objektiflerin kimileriyle 180º görüş açısı elde edilebilmektedir. Bu tür objektiflerin verdikleri görüntüde ise aşırı bir görüntü bozulması (dairesel görüntü) söz konusudur.(Sağ tarafta balık gözü objektifle çekilmiş bir fotoğraf yer almaktadır.)

6.Deklanşör: Örtücünün açılıp kapanmasını sağlayarak fotoğrafın çekilmesini sağlayan düğme.

7.Diyafram: Fotoğraf makinelerinin objektiflerinde, açılıp, kısılarak filme ulaşacak ışık miktarını ayarlayan parça.

8.Filtre: İçinden geçen ışığın özelliklerinde çeşitli değişiklikler yaratan cam, jelatin ya da asetattan yapılmış, çeşitli renklerdeki araçlardır. Fotoğraftaki son görüntüyü değiştirmek amacıyla objektifin ön kısmına takılan her şey filtredir. Filtrelerin, dairesel polarize, ısıtan, yıldız, yumuşatıcı çeşitlerinin yanında fotoğrafın tamamen rengini değiştiren çeşitleri de bulunmaktadır.


9.Vizör: Fotoğraf makinelerinde konuyu kadrajlamaya yarayan kısım. Bakaç, modern fotoğraf makinelerinde, pozlandırmayı denetlemeye yarayan bilgileri de içerir.(Sağ tarafta vizör bölümünün tam olarak nerede olduğunu görebilirsiniz.)

10. Örtücü Hızı: Filmin pozlandırılma süresidir ve ölçüsü saniyedir. Yüksek örtücü hızları, makinenin sarsıntısı veya fotoğraf objesinin hareketi nedeniyle oluşabilecek görüntü bozulmalarını ortadan kaldırarak temiz bir sonuç alınmasını sağlar.
11. Makro Fotoğrafçılık: Yakın plan çekimler bu şekilde adlandırılır. Nesneler o kadar yakından çekilirler ki, sonuçlar orijinal büyüklüğün 1/3 ’ü ile 8 katı arasında değişir.

12.Pan: Hareketli bir konuyu makine bakacından (vizöründen) konu ile yaklaşık aynı hızda takip ederek yapılan çekim türü.

13.Tripod: Fotoğraf makinesinin hiç kımıldamaması veya özel etkiler için uzun süreli pozlama istendiğinde, makinenin üzerine takılabileceği üç bacaklı ve çeşitli yöntemlerle oynar bir kafaya sahip sehpa sistemidir.(Sağ tarafta fotoğrafını görebilirsiniz.)

Kaynaklar:http://fotograf.terimleri.com/
Hazırlayan: Begüm Kırık

12 Şubat 2012 Pazar

Fotoğraf Çekerken İşinize Yarayabilecek 30 İpucu

1. Fotoğraflarınıza hız efekti katmak için, nispeten düşük obtüratör hızlarında (1/30, 1/15…) makineniz ile konuyu takip edip uygun yere geldiğini düşündüğünüzde deklanşöre basın ve takip etmeyi biraz daha sürdürün. Böylece pan tekniğini kullanmış olursunuz. Bu teknikle konunuzun bazı yerleri ve arka alanı netsiz çıkacak ve konunuz hareketli gözükecektir.

2. Özel mekanlarda çekim ve tripod kullanmak için mutlaka izin alın. Başınızın derde girebileceği yerlerden uzak durun.

3. En zor fotoğraflanabilecek konulardan biri bebek ve küçük çocuklardır. Çok hızlı ve sürekli hareket ettikleri için fotoğraf karelerine ya çok flu ya da istenmeyen bir anda çekilmiş halleri yansır. Yeni doğmuş bir bebek fotoğrafı çekecekseniz kesinlikle flaş kullanmayın ve flaşınızın kapalı olduğunu bir kez daha kontrol edin. Çocuk fotoğrafları çekerken de onları oyalayacak bir şeyler bulun. Oyuncaklar bu işe yarar! Arada bir de size bakması için ona seslenin. Unutmayın, küçük bir çocuğun dikkatini sürekli olarak aynı noktada tutamazsınız.

4. Çekeceğiniz objeyi fotoğraf karenizin tam ortasına getirmeyin. Bilinenin aksine konuyu ortalamak yerine karenin alttan, üstten, sağdan veya soldan 1/3’üne yerleştirmek çok daha iyi bir sonuç verir.

5. Ormanlık veya ağaçların çok olduğu alanlarda fotoğraf çekiyorsanız çıkan sonuç genellikle gözümüzün gördüğü kadar güzel olmayabilir. Ağaçların arasından süzülen parçalı ışık fotoğraf karenizde delik deşik (açık-koyu bölgeler) bir görüntü oluşturabilir. Çektiğiniz fotoğrafları mutlaka kontrol edin. Parçalı ışık etkisini yumuşatmak için flaş da kullanabilirsiniz.

6. Çiçek fotoğrafları çekerken rüzgarın hızını hesaba katın. Çiçeğin arka alanına ve üzerine düşen ışığa dikkat edin. Bazı çiçekler ters ışıkta daha güzel fotoğraf verebilir.

7. Sis, duman ve ters ışık fotoğraflarının her zaman ilgi çekeceğini unutmayın.

8. İnsan ve yaşamlar üzerine fotoğraflar çekiyorsanız, sade kıyafetler giymeye özen gösterin. Gösterişli fotoğraf çantaları ve büyük fotoğraf makineleri işinizi zorlaştıracaktır.

9. Hemen her kompakt dijital fotoğraf makinesinde bulunan dijital zoom özelliği gerçek zoom demek değildir. Bizim tek bakacağımız optik zoom özelliğidir. Objektifin içerisindeki mercek sistemlerinin ileri geri gitmesiyle optik zoom (yani gerçek zoom) yapılır. Dijital zoom ise, çekilecek olan konunun yazılımsal olarak büyütülmesiyle elde edilir. Görüntü kalitesini negatif yönde etkileyeceğinden dijital zoom özelliğinin kapalı olmasında ve hiç kullanılmamasında fayda vardır.

10. Dijital fotoğraf makinelerimizdeki LCD ekranlar pil tüketimini en fazla artıran kısımdır. LCD ekranları mümkün olduğunca az kullanmaya çalışın. Her fotoğraf çekildikten sonra otomatik olarak gösterme özelliğini kapatın, ihtiyaç duyduğunuzda siz LCD ekrana getirin. Özellikle fotoğrafa yeni başlayanlarda LCD ekranın sık kullanılması istenmeyen kötü bir reflekse dönüşecek ve “nasıl olsa kötüyse siler yenisini çekerim” gibi bir anlayışa yol açacaktır.

11. Seyahatlerinizde, depolama işinizi nasıl yapacağınızı ve ne kadar fotoğraf çekebileceğinizi hesap etmeye çalışın. Gideceğiniz yere göre taşınabilir bilgisayar, taşınabilir hard disk veya diğer depolama ürünlerini kullanın. Kısa seyahatlerinizde ise sadece hafıza kartlarınız da işinizi görebilir. Birden çok hafıza kartı taşıyın. Ancak onlarca hafıza kartı ile çalışmak işinizi güçleştirecek ve hata yapmanıza sebep
olacaktır. En az 2GB hafıza kartları alın!

12. Hafıza kartını takıp çıkarırken dijital fotoğraf makinenizin mutlaka kapalı olduğundan emin olun. Aksi takdirde hafıza kartınızdaki bilgiler kaybolabilir, kartınız ve fotoğraf makineniz bozulabilir.

13. Hafıza kartlarınızı silmek içerisindeki bilgileri güvenli şekilde silmeye yetmez. Hafıza kartlarınızı formatlayarak kullanın!

14. Yeni aldığınız bir dijital fotoğraf makinesinin kullanma kılavuzuna mutlaka göz gezdirin. Hatta üşenmeden hepsini okuyun! Makinenize özel veya daha önce hiç kullanmadığınız bir özelliği olabilir.

15. Uzun seyahatlerinizde yanınızda yedek pil bulundurmaya çalışın. Eğer makineniz kendi özel şarjlı pili ile çalışıyorsa akşamları mutlaka şarj edin. Kalem pil ile çalışan bir makineniz varsa da kaliteli alkalin piller kullanın.

16. Karanlık ortamlarda fotoğraf çekerken, genellikle 3-4 metreden uzak mesafelere flaşınızın gücünün yetmeyeceğini unutmayın. Konularınızı daha yakında çekin.

17. Makinenizin üzerine takılan bir flaşınız varsa, direkt olarak konuya doğrultmak yerine yansıtmalı olarak kullanmaya çalışın. Bunun için duvar ve tavanları kullanabilirsiniz. Bazı üreticilerin flaşlara takılabilen yansıtıcı ve yumuşatıcı gibi aksesuarları da işinize oldukça yarayacaktır.

18. Otomatik ve manuel olarak kullanılabilen ISO ve WB (White Balance-Beyaz Ayarı) özelliklerini çekimlerinizden önce kontrol etmeyi unutmayın!

19. Özellikle zor ışık şartlarında fotoğraf çekiyorsanız RAW formatını kullanın.

20. DSLR fotoğraf makinelerinde objektif değiştirirken hızlı davranmaya çalışın. Mümkünse tozun en az olabileceği tuvalet ve banyo gibi ortamlarda değiştirin.

21. Fotoğraf makinenizin temizliğine önem verin. Dijital fotoğraf makinelerinin en büyük düşmanlarından biri tozdur. Özellikle objektiflerinizi temizlerken elinize ne geçerse onunla temizlik yapmaya çalışmayın. Kolonya benzeri çözücü maddeleri asla kullanmayın. Sadece objektif ve optik malzemelerin temizliğinde kullanılan özel kimyasalları ve kağıtları tercih edin.

22. Fotoğraf makinelerinizi ve objektifleri fotoğraf çantasında taşıyın. Fotoğraf çantanızın su ve toz geçirmemesine, darbelere karşı korunaklı olmasına dikkat edin.

23. Uzun yürüyüşlerde ve seyahatlerinizde sırtınızda, iki omuzda taşınabilen fotoğraf çantalarını tercih edin.
Uzun süre tek omuzda taşınan ağır bir fotoğraf çantası belinizde ve sırtınızda ağrılara neden olabilir.

24. Fotoğraflarınızı depolarken kendinize özgü bir sistematik geliştirin. Önemli fotoğraflarınızı hem hard diskte hem de CD/DVD ortamında saklayın.

25. Kumsal ve çöl gibi ortamlarda fotoğraf çekiyorsanız makinenizi korumaya özen gösterin. Çekiminiz bittikten sonra mutlaka fotoğraf çantanıza yerleştirin.

26. Uzun süreli fotoğraf çekimlerinden sonra makinenizin bakımını yapın. Özellikle DSLR fotoğraf makinesi kullanıyorsanız görüntü algılayıcınız (CCD/CMOS sensör) kirlenmiş olabilir. Bu gibi durumlarda da en ufak bir toz tanesi bile fotoğraf karenizde kocaman bir leke olarak görülecektir.

27. Fotoğrafınızı internet üzerinde kullanacaksanız (web sayfası, mail vs) görüntü boyutunu düşürün ve mutlaka JPEG çekin.

28. Yağmur altında fotoğraf çekerken fotoğraf makinenizin ıslanmaması için özel yağmurluklardan faydalanabilirsiniz. Makineniz ıslandığında da bir an önce kuru bir bezle temizlemenizde fayda var.

29. Soğuk havalarda ve özellikle de kar altında fotoğraf çekerken pillerinizin sorun yaratabileceğini ve sizi yarı yolda bırakabileceğini unutmayın. Yanınızda mutlaka yedek bir pil bulundurun. Ani hava değişikliklerinden uzak durmaya çalışın. Çok soğuk bir ortamdan çok sıcak bir ortama geçtiğinizde, fotoğraf makinenizi direkt olarak ısı kaynağından uzak tutmaya çalışın.

30. Objektiflerinizin önünde koruyucu filtre olarak UV ya da Skylight’i kullanabilirsiniz. Böylece objektifiniz dış kaynaklı sorunlara (çizilme, tozlanma, kırılma…) karşı korunmuş olur.

Kaynak:http://www.emrahyumuk.com/iyi-fotograf-cekmek-icin-50-altin-ipucu/
Hazırlayan: Şevval Kutlu
                 Melisa Çiftçi
                 Cem Batuhan Bohan

4 Şubat 2012 Cumartesi

Okan Bayülgen'in Fotoğrafçı Kimliği



Okan Kaan Bayülgen, hukuk ve gazetecilik eğitimi almış bir baba ile ressam bir annenin oğlu olarak 23 Mart 1964'te Cihangir, İstanbul'da doğdu. Sanatçı kimliğinin ailesinden geldiğini rahatça söyleyebiliriz. Hepimiz onu televizyon dünyasında yakından takip ediyoruz ve tanıyoruz. Türk gösteri adamı, televizyoncu, sunucu, sinema ve tiyatro oyuncusu, tiyatro ve klip yönetmeni, yapımcı, seslendirme ve fotoğraf sanatçısıdır. Çok yönlü bir kişiliğe sahiptir. Onu ne kadar televizyondan takip etsek de aslında fotoğrafçı yönünün ne kadar medyaya çok yansıtılmamış olmasına rağmen çokta amatör olmadığını rahatça fark edebiliriz. Fotoğraflarından birkaç seçme;








Fotoğraflarının çoğunda konu siyah-beyaz yani monokrom olarak ele alınmıştır. Bir diğer nokta ise internet sitelerini ya da sergilerini ziyaret etme şansını bulursanız fotoğraflarında porte alanında daha çok çalıştığını görebilirsiniz.

Kaynak:http://tr.wikipedia.org/wiki/Okan_Bay%C3%BClgen
             http://www.okanbayulgen.com/
Fotoğraflar: Google Görseller
Hazırlayan: Begüm Kırık

Canon Mu Nikon Mu?

Bir amatör için fotoğraf makinesi seçmek ve onu almaya karar vermek bazen çile olabiliyor. Çünkü piyasada bir çok çeşit marka, model ve tercih söz konusu. Bir de herkesin içinden çıkamadığı Nikon mu? Canon mu? sorusu. Aslında bunun cevabı çok basit.



Öncelikle fotoğraf makinesi seçerken makineyi ne amaçlı kullanacağınızı düşünmelisiniz. Profesyonel fotoğraf teknikleri deneyip, farklı bir fotoğrafçı mı olacaksınız? yoksa arkadaşlarınızı, eşi dostu mu çekeceksiniz? Eğer cevabınız arkadaş, eş dost ise profesyonel makinelere bir sürü para yatırmanın hiç alemi yok. Piyasada sony cyber-shot diye bir nimet var. Hemen alın ve kullanın. Amatörler için seçilebilecek en iyi makinelerdendir.



Yok ben fotoğrafçı olmak istiyorum diyorsanız ve nikon ile canon arasında kaldıysanız; seçim yaparken dikkat edilecek bir nokta yok aslında. Çünkü Nikon ile Canon arasında bir fark yok! Nikon ile Canon arasındaki fark Mercedes ile BMW arasındaki fark gibidir. İkisi arasında bazı modellerde renk canlılığı farkları olduğu doğru. Ancak bazı fotoğrafçılar canlı renklerden hoşlanır bazıları ise mat renklerden. Bu da sizin tercihinize kalmıştır.Bi de ufak bir değişiklik daha!Genelde Canon’lar Nikon’lara göre biraz daha hafiftir.



Sonuç olarak, bütçenizi belirleyin ve o bütçeye uygun canon ve nikon makineleri bulun. Daha sonra bir kaç fotoğraf çekerek deneyin. Hangisi sizi tatmin ederse onu alın!

Editörün yorumu(Yiğithan):
Nikon kral makinadır.

Fotoğraflar: Google Görseller
Hazırlayan: Ülkü Sarıkaya

Fotoğraf Sanatıyla İlgili Özlü Sözler



“Manzara fotoğrafı bir fotoğrafçı için en büyük testtir; bazen de en büyük hayal kırıklığı.” -Ansel Adams (Amerikalı fotoğrafçı)


“Fotoğraf benim tek rekreasyonum ve bana kalırsa gayet de iyi hallettim.” – Lewis Carroll (İngiliz fotoğrafçı ve romancı – Alice’s Adventures in Wonderland’ın yazarı)


“Bakın, ben bir entellektüel değilim – sadece fotoğraf çekerim.” – Helmut Newton (Alman fotoğrafçı)


“Fotoğrafın subjesiyle fazla ilgilenmiyorum. Fotoğrafı bir kere çektikten sonre gerisiyle fazla ilgilenmem. Avcılar aşçı değildir ki.” – Henri-Cartier Bresson (Fransız fotoğrafçı)


“Pek çok şey tek bir anlık keyif ve yaşam boyu utanç sebebidir; oysa fotoğraf tek bir anlık utanç ve yaşam boyu keyfi getirir.” - Tony Benn (İngiliz politikacı)


“Fotoğraf gerçektir. Sinema da saniyede 24 kere gerçektir.” – Jean-Luc Godard (Yeni Dalga akımının yaratıcısı Fransız sinemacı)


“İnsanların ruhları ve düşüncelerini fotoğraflamaya çalışırım. Fotoğafçı olarak insanların ruhlarını çekip almak yerine, onları arabulucu olarak birbirlerine aktardığımı düşünüyorum. Bu karşılıklı bir etkileşim bana göre.” – Yousuf Karsh (Türk asıllı Kanadalı fotoğrafçı ve gazeteci)


“Benim fikrimce bir şeyi fotoğraflayana kadar onu gerçekten gördüğünüzü iddia edemezsiniz.” – Emile Zola (Fransız romancı)


“Ben bir amatörüm ve ömrümce de öyle kalmaya niyetliyim.” – Andre Kertesz (Macar fotoğrafçı)


“Fotoğraf, geçmekte olan gerçek anın yakalanmasıdır.” – Jacques-Henri Lartigue (Fransız fotoğrafçı)


“Sadece kameranız ve siz varsınız. Fotoğrafınızdaki kısıtlamalar size bağlıdır; çünkü ne gördüğümüz kim olduğumuzdur.” – Ernst Haas (Avusturyalı fotoğrafçı ve yazar)

Fotoğraf: Anonim (Darüşşafaka Fotoğraf Kulübü Öğrancisi)
Hazırlayan: Cem Batuhan Bohan

3 Şubat 2012 Cuma

Fotoğraf Makinalarının Gelişimi

İlk icat edildiğinden bu yana fotoğraf makineleri çok fazla gelişti ve yeniliklere uğradı. Gelin bu değişime göz atalım…



Bu ilk fotoğraf makinesi. İlk fotoğraf makinesi, Fransız fizikçi Joseph Niepce tarafından kara kutu kullanılarak bir kalay-kurşun alaşımı levha üzerine kopyalanması ile 1826’da icat edildi.



Fotoğraf makineleri küçülerek şimdiki boyutlarına geldi. Zamanla gelişen fotoğraf makinelerini artık banyo derdi yok. Artık kimse 36 poz bekleyip filmini tab ettirmek için uğraşmıyor ya da fotoğrafçılık sanatına özenip kırmızı loş ışıkta zaman geçirmek istemiyor. Devir hız devri, çektiği fotoğrafları anında görüntüleyip üzerinde ayar yapmak veya bu resim olmamış deyip çekilen ve beğenilmeyen resmi silip anında yenisini çekmek dijital fotoğraf makineleri ile mümkün. Bu hem dijital fotoğrafçılığı kolay ve eğlenceli kılıyor, aynı zamanda maddi ve manevi bakımdan iyilikler içeriyor.



Bu ise şimdiki fotoğraf makinelerinden bir örnek. Zamanla küçülmüş, hafiflemiş ve basitleşmiş durumda.

Fotoğraflar: Google Görseller
Hazırlayan: Ebru Peközer

Gece Çekimi Teknikleri



Gece (düşük ışık) çekimi Hemen her fotoğraf makinesi sahibi, bir ya da birkaç kez gece çekimi yapmayı denemiştir. Bu denemelerin büyük bir çoğunluğu ise başarısızlık ile sonuçlanmıştır. Halbuki gece çekimlerinde dikkat edilecek bir iki ufak ayrıntı ile sonuçlar düzelebilirdi. Bunun sebeplerinden birisi hemen hiçbir gece karesi bir diğerine benzemez


Gece fotoğraf çekmek için seçeceğimiz poz süresi (enstantane), saniyenin kesirleriyle değil (1/125, 1/60,.) saniyelerle (1, 2, 4, 8,.) ifade edilir, bu yüzden gece çekimleri için kullanacağımız fotoğraf makinesinin biraz üst model olmasında fayda olduğu bir gerçektir. Kimi kompakt makineler de makinenin pozlama süresine ya da otomatik flaş kullanımına hükmedemediğiz için gece çekimi yapmak bir azap haline dönebilir.


Öncelikle film (duyar kat) insan gözünden farklı çalışır, yani insan gözüne giren bir ışık demeti, bir süre sonra yok olurken, film üstünde eğer üstüne daha güçlü bir ışık gelmez ise sabit kalır. Bu yüzden gece çekimi yaparken birçok siluet oluşur, araba farları ya da stop lambaları uzar gider.


Gece çekimlerinizde ki ilk denemeleriniz de makinenizin pozometresine güvenmekten başka yapacağınız bir şey yoktur. Bununla beraber vizörden bakarak yaptığınız kadrajda patlayan ışıklar tespit edilip vurgulamak istediğiniz noktadan ölçüm yapmanız faydalı olacaktır

Gece fotoğraflarının ilginçliğini artırmanı yollarından biri harici ışık ya da dışarıdan flaş kullanımıdır.

Fotoğraf: Yiğithan Sivri
Hazırlayan: Barış Uçar

Fotoğraf Fotoğraf Dediğin Nedir Ki Gülüm?



Fotoğraf makinesi ve fotoğraf basma teknikleri kullanılarak yapılan iş. Meslek diye geçer fotoğrafçılık ama asıl önemli olan fotoğrafa kendi heyecanını, duygularını katabilmek değil midir bazen? Çektiğin her fotoğraf senin çocuğundur aslında ve çektiğin her fotoğraf seni yansıtmaz mı aslında? Nesnelerin görüntülerinin fotoğraf filmleri üzerinde bulunan gümüş tuzlarının ve diğer organik maddelerin ışık etkisiyle bozulup parçalanması yoluyla çoğaltılması değildir fotoğrafçılık. Fotoğrafçılık bir din, bir siyasi görüş gibi etkiler insanı. Neyse ben uzatmayım. Son olarak ünlü fotoğraf sanatçısı Ernst Haas'ın sözüyle bitirmek isterim yazımı.

"Sadece kameranız ve siz varsınız. Fotoğrafınızdaki kısıtlamalar size bağlıdır; çünkü ne gördüğümüz kim olduğumuzdur."

Saygılar

Fotoğraf: Anonim (Darüşşafaka Fotoğraf Kulübü Öğrancisi)
Hazırlayan: Yunus Emre Taş

Neden Fotoğrafçılık?


Neden mi fotoğrafçılık?

Aslında en başta sadece sıradan diğer kulüpler gibi görüyordum fotoğrafçılık kulübünü; fakat sonrasında gerçekten ne kadar mükemmel bir kulüp, hatta yeri geldiğinde bir hobi olduğunu anladım. Gerçekten severek yaptığım nadir şeyler arasında diyebilirim. Belki öğretmeni, belki üyeleri, belki de Yiğithan sayesinde. Çünkü bu kulübe katılmamı tavsiye eden, hem eğlenebileceğim hem de severek yapabileceğim bir kulüp olduğunu, ilerlemeyi hiçbir zaman bitirmeyeceğim bir dal olduğunu söylemişti fotoğrafçılığın.

Neyse önemli olan o değil. Gerçekten severek ve gönülden yapmak.Önceden katıldığım kulüplerin hiçbirinde bu kadar eğlenerek çalışmamıştım. çalışmayı eğlenceli hale getiren dal diyebilirim fotoğrafçılık için. Beni fotoğrafçılığa yönlendiren diğer bir şeyin de fazla zaman geçirdiğim internetin farklı sitelerinde gördüğüm o güzel fotoğrafları oldu diyebilirim...

Deneyen herkesin bana katılacağına eminim.

Fotoğraf: Yiğithan Sivri
Hazırlayan: Okan Ezer

İyi Fotoğraf Çekmek İçin



Mükemmel fotoğraflar çekmek için illa profesyonel olmaya yada bir DSLR makinaya gerek yok. "O kadar para ödedim, son teknoloji bir DSLR aldım." demekle iyi fotoğraflar çekilmiyor. Güzel fotoğraflar çekmenin sırrı makine kullanımı ve temel fotoğraf bilgisinden oluşur.

Güzel ve iyi fotoğraflar çekebilmek için birçok koşulun aynı anda sağlanması gerekir. Bunların en başında gelen ise aldığınız makineyi tanımaktır. Makineyi tanımaya üzerinde bulunan butonlardan ve modlardan başlayabilirsiniz. "Hangi buton ne işe yarar, bunlar nasıl kullanılır?" sorularının yanıtını bulmak için makinenin kullanım kitapçığını en az bir kere baştan sona kadar okumak gerekir. Sonuçta kitapçık bir kenara bırakılmak için değil, okumanız için hazırlandı ve bundan yararlanmalısınız. Aynı zaman da internetten de bu bilgilere ulaşmak mümkün.

Daha çok fotoğraf çektikçe aslında nasıl fotoğraflar çekmek istediğinizi belirleyeceksiniz. Fotoğrafınızın konusunu veya vereceğiniz mesajı belirlemek işinizi kolaylaştıracaktır. http://www.kolayfotograf.net/2010/02/fotografa-yeni-baslayanlar-icin.html 'den yardım alabilirsiniz.

Fotoğraf: Anonim (Darüşşafaka Fotoğraf Kulübü Öğrancisi)
Hazırlayan: Ayşenaz Çubukçu

Size Yardımcı Olabilir


Bol fotoğraf bakmak sizi geliştirir demiştik. Bazı sitelerde gezinirken kulubümüzdeki gibi genç arkadaşlardan birinin bloguna rastladım. Kendisi de bizim gibi yeni, 2 yıldır fotoğrafla ilgileniyor.

Arkadaşın blog adresi http://lux-z.tumblr.com/

Uzun pozlamaları yerinde kullanarak http://lux-z.tumblr.com/post/14418284316 'da olduğu gibi canlı renklerle güzel bi görüntü elde etmiş.

Ve bizim odağı manuele alıp kullandıktan sonra, odağın manuelde olduğunu unutup çektiğimiz başka bir fotoğrafta olan değişik görüntüyü alışık olmadığımız bir şekilde bize güzel göstermiş http://lux-z.tumblr.com/post/16166038807 'de olduğu gibi. Bundan sonra bizim de kullanacağımız bir teknik olduğunu düşünüyorum.

Fotoğraflarında daha çok arkadaşlarını kullanarak portre çalışmış. Arkadaşları sevgili olmamalarına rağmen güzel pozlar vermişler http://lux-z.tumblr.com/post/8903778225/amour-amor-a-mort 'de ve http://lux-z.tumblr.com/post/5391766759 'da olduğu gibi.

Yine arkadaşlarını ve bir projeksiyonu kullanarak http://lux-z.tumblr.com/post/7344281008 'de olduğu gibi güzel bir fotoğraf elde etmiş.

https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi1EJ624ukVmOadLyCGB3DpjjiQF29_hKgKLa02u_l_lcwXZ_iqI4jSKwPT2pcbxK7yUZHK0W4j5w4rzirMBsR5HCf2je_z6g4PrtNUodd3Pq8Qk80u_icvUYLYk65Qxyuv8kJ9RhY8cv8N/s1600/collage+polaro%25C3%25AFd+1.jpg 'de ve https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj26d-5EJayqsolL0Y4fB1edQbv-gOztWqV5Z-rvXaOngSxr8DD2cBx7-OnhlRMraPogHMenamr5H1Sb1ddi074SCq1QeMT5hKwYUmSMS90EzrGUgOA2PJRnqxz44p7d2Y6jD9V5_k-ivpv/s1600/polaro%25
C3%25AFd+collage+2.jpg 'de de bazı fotoğrafları yanyana birleştirerek değişik bi görüntü elde etmiş.

Üst üste birleştirince ne olur derseniz o da http://lux-z.tumblr.com/post/16692707334 olur.

Bir dahaki yazıda görüşmek üzere...

Fotoğraf: Yiğithan Sivri
Hazırlayan: Yiğithan Sivri

30 Aralık 2011 Cuma

Temel Fotoğraf Eğitimi

Portre modu: Çekeceğiniz obje net, arka planı ise hafif flu çıkar. Portre fotoğraflarında insan duygusunu öne çıkarma kaygısı olmalıdır. Bu kural portre fotoğrafçılığın temelini oluşturur. Yüzeysel gülümsemeler ve sıkıcı pozlardan uzak durmanızı tavsiye ederiz. Portre çekimlerinde seçilecek mekan önemlidir.

Manzara Modu: Daha canlı geliştirilmiş manzara çekimleri için kullanılır. Fotoğrafını çekeceğiniz konudan uzak ya da yakın durmanızı öneririz. Konu olarak seçtiğiniz manzarının ortasında durup, çekim yapmanız iyi sonuçlar vermez.

Spor modu: Fotoğraflarınızda daha dinamik ve canlı görüntüler elde etmek isterseniz spor modunu kullanmaktan çekinmeyin. Size hareketli objeleri rahatlıkla donduracağınız anları yansıtır. Yüksek enstantane de çekecek olursanız görüntülerin bulanık çıktığını göreceksiniz.

Beyaz ayarı: Dijital fotoğrafçılığın diğer bir yeniliği olan beyaz ayarında dijital makineler, kendilerini renkler konusunda standardize ederler. Yani mevcut olan renk ve ışık değerleri ölçülüp, var olan ışığın renk ısısı hesaplanır. Birçok makinede, bu işlemi el ile yapmak mümkündür ve bu şekilde, mevcut olan ışığın ahengini yansıtan fotoğraflar çekilebilir. Otomatik veya el ile yapılan beyaz ayarından sonra makine, hesapladığı değerleri gün ışığının renk ısısı değerlerine çevirip, bundan sonra yapılan çekimlerin verilerine uyarlar ve belleğe alır. Böylece yapay ışık altında yapılan çekimler bile, gün ışığında çekilmiş gibi görünür.

Kendiliğinden netleştirme (AF): Keskin olmayan bir fotoğraf, “güzel” olarak algılanmaz. Elektronik yönetim; zıtlık değerleri üzerinden, bir resim kesiminin keskin olarak değerlendirilmesi gerektiğine karar verir. Bu yöntem, neredeyse her zaman başarılı olur çünkü bütün bulanıklıklar bir tül ile örtülmüş gibi algılanır ve aynı konunun keskin olan görüntüsünde olduğu gibi, zengin zıtlıklara sahip olmazlar.

Kendiliğinden pozlama (AE): Mevcut ışığın, ölçüldükten sonra kayda alınmasına pozlama denir. Dijital fotoğraf makinelerinde üç çeşit pozlama ölçümü kullanılır: Merkez ağırlıklı ölçümde makinenin elektronik ölçerleri bütün konuyu tarayıp, aydınlık ve renk değerlerini tespit ederler. Sonra bu değerler ortalanır ancak, resmin merkez bölümü daha ağırlıklı olarak değerlendirilir çünkü orada, konunun en önemli bölümü veya konunun kendisinin bulunduğu varsayılır. Nokta ölçümde, fotoğrafçının seçtiği herhangi bir nokta esas alınır ve pozlama değerleri, buna göre belirlenir. Çok alanlı ölçüm ise merkez ağırlıklı ve nokta ölçümlerin ortasını oluşturur. Resim alanı, kenarlarda genişçe ve merkezde nokta ölçümdekinden Biraz daha büyük olan, alanlara bölünür ve böylece merkezin daha ağırlıklı olması sağlanır.


Fotoğraf Makinesi Hangi Bölümlerden Oluşur?

Objektif: İnsan gözünün erişilemez mükemmellikte yaptığı işlemleri fotoğrafçılıkta, objektif üstlenir. Objektifte, mercek ile fotoğraf düzeyi arasındaki mesafe değiştirilerek yapılır. Işığın ilk vurduğu ve toplandığı alan olduğu için fotoğraf niteliğini belirleyen birimlerin en önemlisidir. Objektifi oluşturan merceklerin niteliği ışık değeri ile ölçülür.

Deklanşör: Fotoğraf makinelerinde örtücü olarak adlandırılan ve fotoğrafın çekilmesi amacıyla görüntü sensörüne görüntünün gelmesini sağlayan perdeyi çalıştıran düğmedir.

Diyafram: Göz bebeğinin görevini yapar; yani, düşen ışık miktarını ayarlar. Böylece, fotoğrafçılığın en önemli tasarım yöntemlerinden biri olan alan derinliğini (Örn.: Ön planda bulunan kişi keskin, arka plandaki manzara bulanık) kullanmak mümkün olur.

Obtüratör(Enstantene): Göz kapağının görevini yapar; yani, ışığın düşme süresini belirler. Böylece hızlı veya yavaş enstantaneler (Pozlama süreleri) kullanılarak, görüntülemek istenen fotoğrafik tasarımlar yapmak mümkündür.

Alan Derinliği: Fotoğraflanan konunun önünde ve arkasında belli bir alan da net olarak görünür. Bu net görünen mesafeye alan derinliği adı verilir. alan derinliği diyafram ve odak mesafesi ile kontrol edilen bir değerdir. Diyaframı kıstıkça (f22 gibi) alan derinliği çoğalır, açtıkça (f2 gibi) alan derinliği azalır.
Alan derinliği netlik yapılan belli bir mesafesindeki bölgenin net olması olarak tanımlanabilir.Benzer biçimde uzun odaklı objektifler alan derinliği azaltırken kısa odaklı objektifler alan derinliği artırır.

Hazırlayan:Ebru Peközer

9 Aralık 2011 Cuma

Projemizi Tanıttık



 

Bu gün Kadir Has Üniversitesi'nde düzenlenen "Kurumsal Sosyal Sorumluluk Çözümleri Pazar Yeri" etkinliğine P&G ile yürüttüğümüz Hayalden Gerçeğe projemizle yerimizi aldık! Keyifli sohbetler yaptık projemizi tanırken. Dinleyen herkesten çok olumlu bakış açıları aldığımızı söyleyebiliriz.

Hazırlayan: Begüm Kırık

Temel Fotoğraf Eğitimi

Fotoğraf makinelerinde gözünüzü dayayıp çekim yapacağınız alanın sınırlarını saptamak için baktığınız yere vizör denir. Vizörden bakıp çekim alanını saptadıysanız (oluşturduğunuz bu çerçevenin adı kadrajdır.) Parmağınızla çekimi gerçekleştirmek için dokunduğunuz butonun adı deklanşördür.
Deklanşöre dokunarak yaptığınız şey, aslında örtücünün açılıp kapanmasını sağlamaktır.

Diyafram
Objektiflerin içinden geçecek olan ışığın miktarını ayarlayan mekanizmaya diyafram denir. Diyafram halkası objektif üzerinde bulunur. En açık diyafram değeri (genellikle f:2, f:2.8 gibi değerlerdir) azaldıkça ışık geçirgenliği artar, bu tür objektifler diğerlerine oranla daha pahalıdırlar. Sabit o dak uzaklıklı normal objektiflerde bu değer f:1.8, f:1.4, f:1.2 değerlerine kadar düşebilir.

Enstantene (Örtücü)
Diyaframdan geçerek film düzlemine düşen ışığın, filmi ne kadar süreyle etkileyeceğini belirleyen, zamanlayıcı bir parçadır. Örtünün açılıp kapanan hızlarına "enstantane" denir. Enstantene 1/sn. cinsinden ifade edilir. Ana enstantene değerleri 1, 2, 4, 8, 15, 30, 60, 125, 250, 500, 1000 gibidir.

Alan Derinliği
Bu kavram, fotoğrafı çekilecek objenin netliğinin yapıldığı düzlemin önünde ve arkasında kalan net bölgeyi ifade eder. Alan derinliğini etkileyen üç faktör vardır;
·         Diyafram Değeri
·         Odak Uzunluğu
·         Konuya Olan Uzaklık

Hazırlayan: Ayşenaz Çubukçu

Biyografiler - Ara Güler


CELAL BAŞLANGIÇ
Yarı alaylı, yarı ciddiydi babası. "Bir gün alıp da beni memlekete, doğduğum yere götürmeyi düşündün mü hiç?" dedi, "Doğduğum evi görmek istiyorum. Hem gel, sen de gör. Beni sen götürürsen bir değeri
olur. Yoksa her köy köydür."
Kaçamak yapma şansı kalmamıştı. İşlerini ayarladı. Vapurla Giresun'a, oradan taksi tutup Şebinkarahisar'a gittiler.
Babası altı yaşındayken ayrılmıştı köyünden. İstanbul'a okula gönderilmişti. Bir köy çocuğuyken kentli olmuştu.

Bir haftada Giresun
"Sonra anımsadım. Zaman zaman bu dağları bir haftada yürüyerek nasıl kıyıya, yani Giresun'a vardıklarını daha önce anlatmıştı. 1910'lar olsa gerekti. Bir köy çocuğunun imparatorluk merkezine okula gitmesi, bayağı büyük bir şans. İstanbul'un Ortaköy'ündeki okulda temiz bir okul üniforması giymek, pazar günleri Kuruçeşme'deki kilisede Gomidas'ın korosunda şarkı söylemek, kendi yaşındaki kentli çocuklarla oynamak, gülebilmek... Ve yıllar geçmiş aradan, az zaman değil, 70 yıl. İşte şimdi köye gidiyoruz."
Babasının Şebinkarahisar'dan ayrılmasından yaklaşık beş yıl sonra hiç Ermeni kalmamıştı bu topraklarda. Okumak için İstanbul'a gitmese, Suriye'ye doğru giden 'tehcir' kafilelerinde olacaktı belki de.
Dacat Güler'in doğduğu Yaycı Köyü, Şebinkarahisar'ın yaklaşık sekiz kilometre ilerisinde. Yüksek karoserli bir arabayla varırlar köye. Anlatırlar niye geldiklerini. Ayranlar içilir. Sonra babası evini aramaya başlar:

'Aha burada'
"Sağa saptık, sola saptık, sonunda 'İşte burası' dedi. Gösterdiği yerde ev mev yoktu. Harabe olmuş. Karşımızda büyük taşlarla örülmüş bir duvar yığını vardı. Belli ki ev yıkılmış, zamanla yok olmuştu. Babam birden köylülere döndü. 'Köyün meydanında çeşme vardı, bir sürü yerinden su akardı, nerede?' dedi. 'Aha burada' dediler. Gittik, peder çeşmenin her gözünden doya doya su içti. 'Oh be' dedi, 'Su dediğin budur işte.' Oradan, buradan konuşuluyordu. Peder birden harman yerini sordu. Onlar yine 'Aha işte şurda' dediler. Oraya gittik."

Dövende bir çocuk gibiydi
Babası boş duran döveni göstererek, "Hep buna biner, döner dururdum" der, "Belki de ağırlık olsun diye anam beni bindirirdi."
Köylülerden biri atları getirir, biri döveni atlara bağlar. Babası da ceketini çıkarıp biner dövene. Belki yarım saat, belki daha fazla.
Atlar durup babası dövenden indiğinde gözlerindeki yaşı görür Ara Güler.
Sonunda İstanbul'a dönerler. Çok memnundur Dacat bey. Eczanesine her gelene köyünü anlatır. "İçine başka türlü bir yaşama isteği gelmişti sanki" der Ara Güler.
Bir gün oğluna, "Köye gittik, çeşmesinden sular içtik, adamlarla konuştuk, dövende döndük, ayranlar içtik, hepsi iyi, ama bir şeyi unuttuk" diye yakınır. Sözünü ettiği memleketinin dut kurusu, pestili, kayısısı... İstanbul'a okula gelmek için köyden ayrılırken annesinin bir torba içinde bu yemişlerden verdiğini, yol boyunca yediğini anlatır.

Ölüm, köyünden önce geldi
Bir süre sonra ölür babası.
"Cenazeye gitmek için evde bekliyorum. Tören saat ikide başlayacaktı. O sırada kapı çaldı. Açtım. İki kişi duruyor kapıda.Ellerinde büyükçe bir tahta kutu var. 'Buyrun' dedim, 'Dacat Güler beyi arıyorduk' dediler, 'Bunu kendisine getirdik.Şebinkarahisar, Yaycı Köyü' nden. Anımsadım köylüleri. İçeri aldım. 'Peder öldü' dedim 'Şimdi cenazeye gidiyoruz, isterseniz siz de gelin.'
Şaşırmışlardı. Bir sessizlik oldu. Kutuyu açtım. İçinde dut kurusu, pestiller, kuru yemişler, hem de bol bol. Artık cenazeye gitme zamanı gelmişti. Üç küçük naylon torba buldum. İki-üç avuç dut kurusu, birkaç parça pestil, biraz erik kurusu.. Hepsini naylonların içine doldurdum. Yemişleri peder gömülürken tabutuna koydum."
Yalnız Beyoğlu'nda bir eczacı değildir Ara Güler'in babası Dacat bey. Bugün akıp giden zamanı ölümsüzleştiren 'foto muhabiri' olarak bir Ara Güler varsa; ona dostu Muhsin Ertuğrul aracılığıyla tiyatro dersleri aldıran, ilk 35 milimlik film makinesini armağan edip sinemaya sevdalandıran, sonunda da eline bir fotoğraf makinesi tutuşturup 'mavi başlıkla' çıkan Yeni İstanbul gazetesine 'foto muhabiri' olarak gönderen Dacat beyin katkısı kuşkusuz çok büyüktür.

İlk çektiği fotoğraf Ticaniler
Böylece 1950 yılında, hâlâ süren serüvenine başlar Ara Güler.
"İlk çektiğim fotoğrafı da hatırlıyorum. O zaman Ticaniler denen gerici bir grup vardı. Atatürk'ün Gümüşsuyu'ndaki heykelini kırmışlardı. Basında ilk çıkan fotoğrafım o oldu."
Bir yandan iktisat fakültesine devam ederken bir yandan da gazeteciliği sürdürür. Time-Life, Paris-Match ve Der Stern dergilerinin Yakındoğu foto muhabirliğini üstlenerek sınırların ötesine taşar.
Ara Güler olmak kolay değil. Bir olay bile en ufak bir başarının arkasında nasıl bir sabır olduğunu göstermeye yeter. Yıl 1958. Kemer Barajı açılacak. Hayat dergisinin orta sayfası için fotoğrafını çekecek. Aydın'a gider. Vali bir araç verir şoförüyle. Ama ışık terstir barajda. Dönmesini bekler. Akşama kadar kalır. Aşağı indiğinde şoförü telaş içinde bulur, "Bittim ben, karım bekliyor" diye.

Roma sütununda domino
O telaşla şoför bilmediği bir kestirme yoldan gitmek ister. Kaybolurlar. İlk köyde kalmaya karar verirler. Açık buldukları kahveye girince bir de bakar içerdekiler domino oynuyor, ama dominoyu Roma sütun başlarının üzerine oynuyorlar. Bir başka köşede lüks lambası asmışlar sütun başının üstüne.
Sabah kalkınca, "Burada bir durum var" diye dolaşmaya başlar. Her yan tarihi eser. Köylüler lahitin içinde üzüm eziyorlar. Hipodrom olan yerde orakla tarla biçiyorlar.
Yazıişleri müdürü fotoğrafları görünce, "Sen de gidip taş çekiyorsun" diyor. Koymuyor sayfaya. Araştırıp, oranın eski Roma kenti Afrodisyas olduğunu öğreniyor. Çalıştığı İngiliz gazetesine gönderiyor. Onlar kullanıyor. Buradakiler fotoğrafları Ara Güler'in çektiğini unuttukları için o İngiliz gazetesinden kesip kesip kullanıyorlar. Amerika'da Horizon dergisinden bir telgraf geliyor "Röportajınızı gördük, biz de basmak istiyoruz. Renkli slayt gönderin" diye. Ara Güler siyah-beyaz çekmiş. "Bir haftada gönderirim" diyor. Doğru Aydın'a. Validen aynı şoförü istiyor. Adam kayboldukları yeri eliyle koymuş gibi buluyor. Antik kentte 1800'lerin başında hafriyat yapılmış, sonra da unutulmuş.
Hayat dergisi, Magnum Ajansı, İngiltere'de yayımlanan Photography Annual Antolojisi'nin onu dünyanın en iyi yedi fotoğrafçısından biri olarak göstermesi, Amerikan Dergi Fotoğrafçıları Derneği'nin tek Türk üyesi olması, Almanya'da çok az fotoğrafçıya verilen Master Of Leica unvanını alması... Böyle başlıyor Ara Güler'in 'foto muhabirliği'nin ilk yılları ve 800 bini aşkın slayt, onlarca sergi, onlarca kitapla geliyor bu güne kadar.

İçindeki ukte, Yahya Kemal
İstanbul'u sokak sokak çeker. Ağrı Dağı' nda Nuhun Gemisi'nin ilk fotoğrafını çekmek de Ara Güler'in işi, katır sırtında Nemrut'a dokuz saatte tırmanmak da... Cevat Şakir'den Orhan Veli'sine edebiyatımızın 300 yüzü objektifine takılmıştır da bir Yahya Kemal'i çekemediğine yanar. Ne Picasso kaldı çekmedik, ne Dali, ne İndra Gandi.
Endenozya'da kurukafa avcılarının peşinde koşar, ama hayata hep insandan baktığı için, "Bütün yamyamlar yese yese 10 bin kişi yemiştir. Bir Hitler çıkıyor 4 milyon kişiyi öldürüyor. Bir yamyam daha medenidir böyle Avrupalılardan" demekten de geri kalmaz. İnsanın öyküsünü fotoğraflarla yazan 83 yaşındaki dünyanın en genç foto muhabiri, belki de şu anda yaşamla görsel tarih arasına bir kare fotoğraf daha koyuyor deklanşörüyle!
Zamanı durduran: Ara Güler Photos 'ışık', graphe 'yazı' demek: yani 1839'da keşfedilen fotoğraf için, 'ışık ile yazı yazmak' diyebiliriz. Fotoğrafın sanat sayılıp sayılmadığı ise her zaman şüphe götürmüştür. Ünlü Fransız şair ve sanat eleştirmeni Charles Baudelaire, "Fotoğraf Sanat mı?" isimli yazısında, fotoğrafın sanat değil, sanayi olduğunu söylemiş. Bu konuda herkes farklı düşünebiliyor; "Ne var ki, basacaksın işte makinenin düğmesine, hele bir de doğru ışıkla güzel bir enstantane yakaladın mı, al işte sana iyi fotoğraf" demek mümkün tabii.
Elbette bu işin teknikleri, kursları, ustaları, sergileri var; ama yine de bir Van Gogh tablosu ya da Beethoven konçertosu ile bir fotoğrafı aynı kefeye koymak da içimizden gelmiyor. Belki de burada farklı kıstaslar söz konusudur, işte Türk fotoğraf sanatının ve aynı zamanda bu yazının kahramanı Ara Güler, kendi sözleriyle bizi burada çıkmazdan kurtarıyor gibi: "Fotoğraf niye sanat değildir? Çünkü hakikatin parçasını yakalayan bir şeydir. Hakikat olduğu için fotoğraf mevcuttur". Fotoğrafı sanat olarak değil, bambaşka bir açıdan değerlendirmesi bile Ara Güler'in neden sıra dışı bir fotoğrafçı olduğunu ortaya koyuyor.
"İstanbul Fotoğrafçısı" lakaplı Ara Güler, fotoğrafçılık dendiği zaman büyük ihtimalle çoğumuzun aklına ilk gelen isim. 1928 doğumlu, Ermeni asıllı Ara Güler, lisede okurken sinemacılık ve tiyatro oyunculuğu ile ilgilenmiş. Babasının hediyesi olan 35 mm bir makine ile sinemacılığa da kendi çapında adım atmış. Yani görsel sanatlarım tümüne gönül vermiş diyebiliriz. O kadar ki, yazım sanatının artık fazla ilgi çekmediğini, günümüzde aslolanın görüntü sanatları olduğunu söylüyor.
Kaderin bir cilvesi olarak sinemacılıktan kopmak zorunda kalmış ve fotoğrafçılık yapmaya başlamış. Üniversitede ekonomi okumuş, aynı zamanda Yeni İstanbul gazetesinde çalışmış. Sonraları Time, Paris-Match ve Der Stern dergileri için muhabirlik yapmış. Hayat Dergisi'nde çalışmaya başladıktan sonra, dünyaca ünlü fotoğrafçı Henri Cartier Bresson ile tanışmış ve Paris'te de fotoğrafçı olarak adını duyurmuş. İngiltere'de yayımlanan Photography Annual, onu dünyadaki yedi en iyi fotoğrafçıdan biri olarak duyurmuş. 1962 yılında, fotoğrafçılık adına büyük başarı sayılan "Master of Leica" unvanını kazanmış.

Sonraki yıllar boyunca, dünyanın çeşitli ülkelerinde fotoğrafçı olarak elde edilebilecek çeşitli başarılar kazanmış: İsviçre'nin prestijli fotoğraf dergisi Camera tarafından kendisine özel bir sayı ayrılmış, Japonya'da yayımlanan Dünya Fotoğraf Antolojisi'nde eserlerine yer verilmiş, New York Modern Sanatlar Galerisi'ndeki 'Renkli Fotoğrafın On Ustası' sergisinde yer almış, Almanya'da Türkei ismindeki fotoğraf albümü yayımlanmış… Gördüğünüz gibi saymakla bitecek gibi değil: bütün bu başarılar da Ara Güler'in dünyanın sayılı fotoğrafçıları arasında yer almasını sağlamış. Güler, 1966 yılında ilk kişisel sergisini açtıktan sonra başarılarının ardı arkası kesilmemiş: Almanya'da, Fransa'da, Amerika'da ve daha başka ülkelerde de eserleri sergilenmiş, hala da sergileniyor.
Ara Güler'in fotoğrafladığı ünlülerin isimleri de hayranlık uyandırıcı cinsten açıkçası: Picasso, İsmet İnönü, Winston Churchill, Indira Gandi, Alfred Hitchcock, Salvador Dali... Ara Güler çalışmalarıyla tarihe gerçekten de tanıklık etmiş yani.

Ara Güler, Wall Street Journal’da
Wall Street Journal gazetesi, Ara Güler’i “Fotoğrafın İstanbul Maceracıs”ı olarak tanıttı.

Selim Atalay NTV-MSNBC
Güncelleme: 18:14 TSİ 22 Mayıs 2006 Pazartesi
NEW YORK - Ara Güler�in fotoğraf sergisinin Moskova Politeknik Müzesi’ndeki açılışını duyuran yazıda, gazeteci, foto muhabiri ve sanatçı Güler�in 20. Yüzyıl’ın ünlülerini görüntülediği vurgulandı.
Ara Güler WSJ’ye verdiği röportajda, tanıdığı ve görüntülediği ünlüleri de anlattı.
‘Fotoğrafla, yazıdan daha çok şey anlatırsınız’ diyen Ara Güler, ‘Ben ve fotoğraflarım biraz romantiğiz. Ben normal ışıkta resim çekmem. Ya gündoğumunda, günbatımında, ya da sabah erken. Ayrıca da her karede bir şey açıklamak isterim. Mesela -Seni Seviyorum- gibi. Her resim bir şey açıklamalı.’’
Ara Güler, İstanbul ve mevsimler için ‘İstanbul’un her zamanı güzel. Bir kadını yaz - kış öpersiniz. Mutluluk her mevsim vardır’ dedi.

‘’FOTOĞRAF BAŞKA SANATLARIN KÖLESİ OLDU”
Fotoğrafçılığın artık biçim değiştirdiğini ve dijital teknoloji sonucu ‘fotoğrafın başka sanatların kölesi olduğunu’ anlatan Ara Güler, soru üzerine ‘Benim dijital kameram yok. Ama onları sevmeye başladım’ dedi.

“BEN BURADA TÜRKİYE’DE DOĞDUM. BEN TÜRK’ÜM”Ara Güler, etnik kökenini soran WSJ muhabirine şu esprili karşılığı verdi: ‘‘Babam Ermeni, annem Ermeni. Ama ben burada Türkiye’de doğdum. Ben Türk’üm. Benle Başbakan arasında bir fark yok. Hangimiz Başbakanız? Başbakan benim. Dünyanın hiçbir yerinde ikinci sınıf vatandaş olmam. Hep birinci sınıf vatandaşım.’’

Ara Güler biyografisinde bazı önemli ödüller listesi:

1. Leica Firması tarafından dünyada sadece 38 kişiye verilmiş olan ”MASTER OF LEICA” unvanı verildi, 1961 ALMANYA
2. İngiltere'deki PHOTOGRAPHY YEAR BOOK tarafından “Yedi Yıldız Fotoğrafçı”dan biri olarak seçildi, 1961 İNGİLTERE
3. Gazeteciler Cemiyeti Fotoğraf Birincisi, 1979 İSTANBUL
4. Basın Yayın Genel Müdürlüğü tarafından “Basınımıza Değerli Hizmetlerinden” dolayı verilen plaket, 24.07.1981
5. Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından”Türkiye'nin Yurtdışı Tanıtımına Katkılarından” dolayı, Uluslararası Basın Merkezi'nin açılışı nedeniyle Sepetçiler Kasrı'nda zamanın Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından verilen Şeref Ödülü, 07.06.1991
6. Başarılı İletişimciler Ödülü, 1995
7. İFSAK tarafından verilen “Yılın Fotoğrafçısı Ödülü”, 1995
8. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından verilen �1995'in Başarılı İletişimciler Ödülü�, 1995
9. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından verilen “ Zirvedekiler Onur Ödülü”, 1999
10. Aydın Doğan Vakfı tarafından verilen “Görsel Sanatlara Büyük Ödülü”, 1999
11. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, meslekte 50 yılını dolduran gazetecilere verilen “BURHAN FELEK” basın hizmeti ödülü, 1999
12. 70. yaş günü nedeniyle Ermeni Patrikhanesi tarafından verilen Liyakat Nişan , 2000 İSTANBUL
13. Türkiye'de “Yüzyılın Fotoğrafçısı” unvanı verildi, 2000 İSTANBUL
14. Fransız Hükümeti tarafından İstanbul'daki Fransız Sarayı'nda “Legion D'Honeur; OFFİCİER DES ARTS ET DES LETRE” unvanı verildi, 2000
15. Yıldız Üniversitesi tarafından Fahri Doktora unvanı verildi, Mayıs 2004



Hazırlayan: Ülkü Sarıkaya

Manzara Fotoğrafları Nasıl Çekilir?

Manzara fotoğrafları , fotoğrafçılar arasında vazgeçilmez tarzlardan biridir. Gidip görülen mekanların en güzel açıdan ve en güzel şekilde çekebilmek isteyen fotoğrafçılar, çeşitli fotoğraf çekme tekniklerini manzara fotoğrafı tekniği ile birleştirip çekmeye çalışırlar.
Manzara fotoğrafı çekerken kullanılan bir çok teknik ve fotoğrafı ön plana çıkarak öğeler vardır. Bunların başında ise kadraja bir ana obje yerleştirmektir. Bir ana konu belirleyip bunu kadraja 1/3 kuralına göre yerleştirebilir ve böylece başarılı bir kompozisyon oluşturmuş olursunuz.
Bu tekniğin yanı sıra manzara fotoğraflarında hareketli objeler olabilir. Bazen bu objenin hareketli olduğunu göstermek önemlidir. Örneğin çektiğiniz bir nehir veya arabaların hızla aktığı bir trafik ise uzun pozlamakullanarak (yarım saniye, bir saniye veya iki saniye) objenin hareketli olduğunu vurgulayabilirsiniz. Bu sayede mükemmel bir görüntü elde edebilirsiniz.
Tüm bunların yanında ise bazen manzara fotoğrafınızı gece çekebilirsiniz. Bunun için mutlaka tripodyardımı almalısınız. Çünkü gece fotoğrafları çekerken enstantene değerleri düşecek ve titreme olacaktır. Böylece fotoğrafınızda ki netlik kaybolacaktır.
Manzara fotoğrafı çekerken mevsimler ve ışık da çok önemlidir. Örneğin kış mevsiminde ve karlı bir ortamda ışık ayarını düzgün yapamaz isek beyaz renk patlayacak ve uygun olmayan bir fotoğraf elde edeceksiniz. Bu yüzden karlı ortamlarda fotoğraf makinenizin pozometresine güvenmeyerek ayarları manuel yapmanızı öneririm.
Tüm bu uyarıları dikkate alarak ve aynı zamanda farklı fotoğraf çekme teknikleri  uygulayarak güzel manzara fotoğrafları oluşturabilir ve başarılı sonuçlar elde edebilirsiniz. İyi çalışmalar.
Hazırlayan: Ülkü Sarıkaya

3 Aralık 2011 Cumartesi

Biyografiler - Mertel Oral


   1955 yılında İzmir’de doğdu. Orta öğrenimini Kurtuluş Ortaokulu, Robert ve Yükseliş Liselerinde tamamladı. 1981 yılındaHacettepe Üniversitesi Sosyal ve İdari Bilimler Fakültesi Ekonomi Bölümü’nden mezun oldu.  Yüksek Lisansını Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde "Toplumsal Belgeci Fotoğraf ve Fikret Otyam Örneği" adlı teziyle 1996 yılında tamamladı. Doktora çalışmasını aynı Enstitü'de "Weimar Cumhuriyeti'nden Günümüze Fotoğraf Ajanslarının Fotojurnalizme Katkıları" adlı çalısma ile2000 yılında tamamladı.1992 yılından bu yana Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi ve diğer fakülte ve yüksek okullarda "temel fotoğrafçılık", "reklam fotoğrafçılığı", "fotoğraf tarihi", "belgesel fotoğrafçılık", "fotoğraf proje uygulama" dersleri verdi.

   Fotoğrafçılığa 1975 yılında Ankara Çankaya Halkevi'nde katıldığı bir kursla başladı. Çankaya Halkevi ve Halkevleri Genel Merkezi'nde fotoğraf dersleri verdi. 1977 yılında Ankara Fotoğraf Sanatçıları Derneği (AFSAD), 1995 yılında ise Eskişehir Fotoğraf Derneği (EFSAD) kurucu üyeleri arasında yer aldı. Bu derneklerde kurs hocalığı, atölye çalışmaları yürüttü. Fotoğraf dergisinin yazı işleri müdürlüğünü yaptı, bu dergide çok sayıda makalesi yayınlandı. Devlet Fotoğraf Yarışması dahil olmak üzere çok sayıda fotoğraf yarışmasında jüri üyesi olarak yer aldı. Çeşitli Üniversitelerden İletişim ve Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencilerinin katıldığı Anadolu Genç Fotoğrafçılar Buluşması adlı etkinliğin ilkini 1996, ikincisini 1997 yılında düzenledi. Eskişehir Valiliği'nce yayımlanan Eskişehir kitabının fotoğraflanmasında yer aldı. Öğrencileri ile birlikte 2000 yılı Haziran ayında Hasankeyf belgeselini gerçekleştirdi; yanı sıra bir video belgeselinin de yapım sorumluluğunu üstlendi. 1998 ve 1999 yıllarında Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi tarafından gerçekleştirilen "Rize Köprüleri" adlı sanat tarihi projesini fotoğrafladı. 2003 yılında Fotoğraf Vakfı'nda "Belgesel Fotoğraf" konulu iki ay süren bir atölye çalışması gerçekleştirdi ve 2004 yılında bu konuda bir seminer verdi.  "Yirmisekiz Portre" isimli sergisini Aralık 2004'te, İstanbul'da Fotoğraf Vakfı'nda, "Zeytinlik 2004" isimli sergisini de Eskişehir ION Sanat Galerisinde açtı. Son olarak Fikret Otyam üzerine bir belgesel film çalışması yapıyordu.18 Ağustos 2005 tarihinde Çanakkale'nin Biga ilçesinde kalp krizi geçirerek vefat etti.




Hazırlayan: Ayşenaz Çubukçu

Fotoğrafçılık Üstüne

Madde 1:
"Ben fotojuyum" denerek fotoğrafçı olunmaz.

Madde 2:
Taksim'de ki tikiler gibi fotoğraf makinesini kolye niyetine takarak fotoğrafçı olunmaz.

Bundan yola çıkarak...

"Ben fotoğrafçı olmak istiyorum" derseniz, ve bunun için gerçekten gerekli çabayı gösterirseniz fotoğrafçı olabilirsiniz.

Fotoğrafçı olmak için...

Genel Söylenenler;
1.Çok fotoğraf çekin
2.Çektiğiniz fotoğrafları fotoğrafçılara gösterin ve yorumlarını alın
3.Fotoğrafçıların fotoğraflarına bakın

Benceler:
4.Denemekten korkmayın
5.Her türlüsünü deneyin
6.Forumları okuyun
7.Yeni teknikler öğrenin

      Fotoğrafçı olmak için bir yerden başlamanız gerekir. Buna bloğumuzun "Temel Fotoğrafçılık" bölümünden başlayabilirsiniz. Kendinizi geliştirmeniz içinse bazı şeyler yapmanız lazım. Genel olarak söylenenler mutlaka yapılmalıdır. Ancak benceler biraz daha bana kaçmaktadır.
     Elinizden geldiğince çok fotoğraf çekin. Yanlışlarınızı kendiniz bulmaya çalışın ve sıkılmadan, en iyiyi elde ettiğinizi düşünene kadar çekin.
     Çektiğiniz fotoğrafları başka fotoğrafçılara gösterip yorumlarını alın. İmkamlı ise yorumu aldıktan sonra tekrar deneyin.
      Başka fotoğrafçıların fotoğraflarına bakın,görüş açınızı genişletin. Fikir edinin ve fotoğraflarınızı başka gözlerle çekin.
       Bazı şeyleri denemekten korkmayın. Ayarınızı manuele getirip enstantane ve diyaframla oynayın ve farklı tonlar ve anlar elde etmeye çalışın. Ayar bozulacak diye korkmayın,bozulmaz.
       Her türlü fotoğraf deneyin. Manzara,potre,gece çekimi,vs.. Bir yere odaklanmanız sizi ilerletmez,geriletir.
       Forumları okuyun ve yeni şeyler öğrenin. Ne kadar biliyorum deseniz de bilmedikleriniz çıkacaktır.
       Yeni teknikler öğrenin ve sürekli uygulamaya koyun. Zoom in- zoom out,uzun pozlama vs...
       Tüm bunları yapın. Kendinizi geliştirmekten korkmayın.
      
Yeni bir köşe yazısında görüşmek üzere..
                                                ....Hoşçakalın.

NOT:Şımarık veya çok bilmiş değilim, öyle davranmak hoşuma gider o kadar.

Hazırlayan: Yiğithan Sivri

29 Kasım 2011 Salı

Yarışmaları Buradan Takip Edebilirsiniz

• 2. Ulusal Fotoğraf yarışması
Düzenleyen kurum: Adapazarı belediyesi
Son katılım tarihi: 23/12/2011
İlgili kişi: Fatma Akçam
Telefon no:0264 278 68 31

• 2012 FIAP Doğa Bienali
Düzenleyen kurum: FSK-TFSF
Son katılım tarihi: 23/12/2011
İlgili kişi: Ahmet Bozkurt
Posta: abozkurtahoo.com

• 5. ULUSLAR ARASI FOTOĞRAF YARIŞMASI
Düzenleyen kurum: Mersin Fotoğraf Derneği(MFD)
Son katılım tarihi: 17.12.2011
İlgili kişi: Pınar Gökbender
Telefon no:+90 324 241 11 11

• ARBELLA 1. ULUSLAR ARASI FOTOĞRAF YARIŞMASI
Düzenleyen kurum: Durum Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Son katılım tarihi:17.12.2011
İlgili kişi: Pınar Gökbender
Telefon no: +90 324 241 11 11

• İNSAN FORMU fotoğraf yarışması
Uluslar arası başvuru çağrısı
Essex Jct., Vermont
Son başvuru tarihi: 28 Aralık 2011
http://www.turkishpaintings.com/index.php?p=32&l=1&modNews_DetailID=1181

• FOUR CORNERS OF THE EARTH
Uluslar arası başvuru çağrısı
Essex Jct., Vermont
Son başvuru tarihi: 28 Aralık 2011
http://www.turkishpaintings.com/index.php?p=32&l=1&modNews_DetailID=1147
Telefon no: +90 324 241 11 11

Hazırlayanlar: Şeyda Tekdemir
                     Ayşe Pazar

26 Kasım 2011 Cumartesi

Fotoğraf Çekerken İşinize Yarayabilecek 20 İpucu

      1. Bakış noktanızı iyi seçin. Bunun için fotoğrafını çekeceğiniz konuyu nasıl göstermek istediğinizi düşünün. Sabit bir konunuz varsa (bina, çeşme vs) etrafında biraz dolaştıktan sonra en iyi açısını bulmaya çalışın. Perspektif hatalarını hesaba katmayı unutmayın! Farklı bakış açıları geliştirmeye çalışın. Ortalama uzunluktaki bir insanın göz hizası yerine, çok daha yukarıdan ya da aşağıdan da çekimler yapmayı deneyebilirsiniz.

      2. Herhangi bir konunun fotoğrafını çekerken, kompozisyonu yatay ya da dikey oluşturmanız konusunda önceki bilgi ve deneyimleriniz size yol gösterecektir. Bazı konular yatay çekildiğinde bazıları ise dikey çekildiğinde doğru ve güzel fotoğraf verirler. Bunun için ilk başta konunuzu kadrajladığınızda, büyük boşluklar kalıp kalmadığına ve konunuzun kesilen yerlerine bakabilirsiniz.

3. Çekilecek konuya göre doğru objektif seçimi çok önemlidir. Bazı konular yakından, bazıları ise uzaktan fotoğraflanmalıdır. Bir futbol karşılaşmasında ya da vahşi hayvan fotoğrafları çekerken mutlaka belli bir uzaklıktan fotoğraf çekmemiz gerekir. Bunun için tele objektiflere ihtiyacımız olur. Doğru objektif seçimi için, objektif çeşitlerini ve nerelerde işimize yarayıp yaramayacaklarını iyi analiz etmeliyiz.

4. Özellikle insan fotoğrafları ve portre çekiyorsanız, arka planlarının sade olmasına dikkat edin. Karışık bir arka plan, konumuzla karışacak ve belirginlikten uzak, seçici olmayan sıradan bir fotoğraf karesi olacaktır.

5.Yakından tanıdığınız ya da ilk defa karşılaştığınız birinin fotoğrafını çekerken konunuzu rahatlatmaya çalışın. Kendinizden emin olun ve karşınızdaki kişiyle bir şekilde iletişim kurmaya çalışın. Fotoğraf çekerken kurulan iletişim sadece konuşarak değil, göz temasıyla ya da beden diliyle de yapılabilir.

6.Yakından çektiğiniz portre fotoğraflarda göze netlik yapın. Gözlerin net çıkması diğer alanlardan çok daha önemlidir.

7. Fotoğraf konunuza göre deklanşöre basma anınız değişebilir. Bir manzara ya da hatıra fotoğrafında başka, hız ve hareket olan fotoğraf konularında ise çok daha dikkatli deklanşöre basmak gerekir. Kısaca “kritik an” dediğimiz konu, zamanlama ile ilgilidir. Konunuzu veya olayı iyi takip ederek en can alıcı noktasında deklanşöre basılmalıdır.

8. Bir daha tekrarlanamayacak önemli bir konu çekiliyorsa mutlaka deneme çekimi yapın ve normal zamanlardan daha fazla sayıda fotoğraf çekin.

9.  Güneşin tam tepede olduğu saatlerde (daha çok 12.00 ile 14.00 arası) mümkünse fotoğraf çekmemeye çalışın. Özellikle insan fotoğrafları üzerinde hoş olmayan sert gölgeler belirginleşebilir.

10. Fotoğraf çekmek için geniş vaktiniz varsa, yanınızda bir tripod taşıyarak fotoğraflarınızı tripod ile çekin. Böylece kadrajlarınızı daha kontrollü yapma ve yüksek diyafram değerleri kullanma imkanınız olur.

11.Seyahatlerinizde çantanızda mutlaka mini bir tripod bulundurun. Nerede gerekeceği hiç belli olmaz!

12.  Tripodunuz olmadan elde fotoğraf çekerken, enstantane değerlerinizi mutlaka kontrol edin. Enstantane değeriniz en azından kullandığınız objektifin odak uzunluğuna yakın olmalıdır. Örneğin, 50mm için 1/60sn, 200mm için 1/250sn, 300mm için 1/500sn gibi…

13. Özellikle portre çekimlerinde ışık konunuzun arkasından geliyorsa konunuz ters ışıkta kalacak ve yüzü nerededeyse tamamen karanlık çıkacaktır. Eğer portrenizin yüzünü karanlık değil de daha aydınlık şekilde göstermek isterseniz en basit yöntem olarak dolgu flaşı kullanabilirsiniz. Böylece portrenizin yüzü de arka plan ile dengeli şekilde aydınlanacaktır.
14. Fotoğraf çekimlerinizde bir tripod kullansanız bile deklanşöre basma anınızda bir titreşim meydana gelebilir. Bunu önlemek için kablo deklanşör, uzaktan kumanda ya da hemen hemen tüm fotoğraf makinelerinde olan “self timer” modunu kullanabilirsiniz.
15.Çok büyük ya da çok küçük şeylerin fotoğrafını çekerken karemizin içerisine, konunun boyutunu gösterebileceğimiz ve herkes tarafından bilinen referans alınabilecek bir nesne koymakta fayda var. Örneğin, çok küçük bir obje çekerken, kibrit çöpü ya da bir bozuk para kullanmak gibi…

16.  Ufuk çizgisi, fotoğraf karesinin alt kenarına paralel olmalıdır. Aksi takdirde hoş olmayan yamuk bir fotoğraf karemiz olur.

17. Özellikle ters ışıkta ve güneş ışığının çok parlak olduğu yerlerde fotoğraf çekerken mutlaka objektifinizin parasoleyini (güneşliğini) kullanın.

18. Panoramik çekim yapacağınız zaman makinenizi (daha çok kullanılan) yatay yerine tripodunuza dikey olarak bağlayın. Böylece çekmek istediğiniz alanda daha fazla fotoğraf çekebilecek ve perspektif bozulmalarını da en aza indirmiş olacaksınız.

19.  Hızlı konuların (spor karşılaşmaları, araba yarışları… fotoğrafını çekerken makinenizin obtüratör hızını kontrol edin. Enstantaneniz en azından 1/500sn olsun!
20.  Önemli ve hızlı fotoğraf karelerini kaçırmamak için makinenizin (drive) modunu önceden seri çekime getirin. Netliği konunun gerçekleşebileceği yere önceden yaparak da zaman kazanabilirsiniz. Böylece objektifiniz netlik yapmak için ekstra zaman harcamayacaktır.
Kaynak:http://www.emrahyumuk.com/iyi-fotograf-cekmek-icin-50-altin-ipucu/
Hazırlayanlar:Melisa Çiftçi
                    Şevval Kutlu
                    Cem Batuhan Bohan

25 Kasım 2011 Cuma

Bursa - İznik'te Hayaller Gerçek Oldu










P&G tarafından desteklenen "Hayalden Gerçeğe" projesi,hayallerini eline alıp yollara dökülen Darüşşafaka öğrencilerinin önce İstanbul, ardından Mardin, Hasankeyf, Safranbolu, Amasra, Efes ve Şirince’yi son olarakta Bursa ve İznik'yi gezerek bölgenin tarihi ve kültürel miraslarını fotoğrafladılar. Bu proje P&G ve Darüşşafaka Eğitim Kurumları ile 2 yıldır iş birliği içinde yürütülüyor. Geleceğin liderleri olacak çocukların hayallerini gerçekleştirmeyi hedefliyor. Bursa ve İznik'te bölge okullardaki öğrencilerle birleşip, temel fotoğraf eğitimi verdikten sonra keyifli bir geziyi birlikte paylaştılar. Bursa’da pek çok televizyon dizisine ev sahipliği yapan Cumalıkızık’ta rengarenk evleri, İznik’te ise tarihi mekânları ve çini sanatını fotoğraflarına yansıttılar.

 
P&G’nin desteği ile Darüşşafakalı çocukların da önderliğinde sürdürülen “Hayalden Gerçeğe” projesi; kültür, sanat ve bilim dalında geleceğin liderlerini yetiştirmek ve hayallerini gerçekleştirmeye devam ediyor. Proje, 2 yılda 15 binden fazla çocuğu ortak hayallerini gerçekleştirmeyi başardı.


Hazırlayan: Begüm Kırık